Öte yandan, kültürel gelişme, görece özerkliği içinde, kendi itici gücü olan toplumsal kesimin çıkarlarıyla uygunluk içinde, tarihte, «ilerici» ya da «gerici» bir nitelik gösterebilir. Örneğin, feodal üretim tarzının ortadan kaldırılmasıyla bağıntılı olarak aristokrasiye karşı verdiği savaşımda «ilerici» bir nitelik gösteren, çünkü «tarihsel gelişme»yi savunan burjuvazinin kültürü, burjuvazinin toplumda egemenliği ele geçirdikten ve kendi egemenliğini değişmeksizin sürdürebilmesi için «tarihsel toplumsal gelişme»yi yadsıması üzerine «gerici» bir niteliğe bürünmüştür.
Buysa, kapitalizmin başlıcalıkla iki evresi içinde değerlendirilebilir. Şöyle ki, burada görülen ilk eğilim şudur: Ulusal yaşamın ve ulusallık hareketlerinin önem kazanarak ulusal devletlerin oluşması; dolayısıyla buna bağlı olarak ulusal burjuva kültürlerinin belirgin niteliklerini kazanması. İkinci eğilimse, ulusal sınırların yıkılarak, kapitalizmin uluslararası bütünlüğe ulaşması; bir başka deyişle, sömürgecilik ve tekelci kapitalizm dolayısıyla, gelişmiş kapitalist ulusların azgelişmiş ulusları boyundurukları altına almalarıyla, ulusal burjuva kültürlerin emperyalist kültürlere dönüşmesi; bu uluslar üzerinde egemenliğini sürdürebilmesi için kendi dayattığı kültürün değişmezliğini öne sürerek, kendi sömürgen özelliğinin ortadan kalkmasını önleyiciliğinden ötürü «gerici» nitelik kazanması.
13 ve üzeri her yaş grubu bireylere hitap eden hobi yağlıboya kurslarımız devam etmektedir. Hobi resim kurslarımıza 12 ay boyunca, istenilen tarihte başlanabilmektedir. Yağlıboya kurslarına sıfır çizimle başlanabilir. İstek ve istikrarla çok güzel yağlıboya tablolar yapılabilmektedir.
Çocuklara Yönelik Yağlı Boya Kurslarımız Devam Etmektedir. Yaz Uygulaması Ve Kış Uygulamaları Şeklindedir. Kış Ayında Eylülde Başlayıp Mayısta Biten ve Haziranda Başlayıp Eylül de Biten Farlı İki Grubumuz Vardır
Güzel Sanatlar Fakültelerinde Okuyan Öğrenciler İçin Takviye Kursları Vermekteyiz. İsteyenler Okul Bittikten Sonra Yaz Dönemleri de Yada Kış Döneminde Derslerimize Katılabilmektedir.
Öte yandan, kültürel gelişme, görece özerkliği içinde, kendi itici gücü olan toplumsal kesimin çıkarlarıyla uygunluk içinde, tarihte, «ilerici» ya da «gerici» bir nitelik gösterebilir. Örneğin, feodal üretim tarzının ortadan kaldırılmasıyla bağıntılı olarak aristokrasiye karşı verdiği savaşımda «ilerici» bir nitelik gösteren, çünkü «tarihsel gelişme»yi savunan burjuvazinin kültürü, burjuvazinin toplumda egemenliği ele geçirdikten ve kendi egemenliğini değişmeksizin sürdürebilmesi için «tarihsel toplumsal gelişme»yi yadsıması üzerine «gerici» bir niteliğe bürünmüştür.
Buysa, kapitalizmin başlıcalıkla iki evresi içinde değerlendirilebilir. Şöyle ki, burada görülen ilk eğilim şudur: Ulusal yaşamın ve ulusallık hareketlerinin önem kazanarak ulusal devletlerin oluşması; dolayısıyla buna bağlı olarak ulusal burjuva kültürlerinin belirgin niteliklerini kazanması. İkinci eğilimse, ulusal sınırların yıkılarak, kapitalizmin uluslararası bütünlüğe ulaşması; bir başka deyişle, sömürgecilik ve tekelci kapitalizm dolayısıyla, gelişmiş kapitalist ulusların azgelişmiş ulusları boyundurukları altına almalarıyla, ulusal burjuva kültürlerin emperyalist kültürlere dönüşmesi; bu uluslar üzerinde egemenliğini sürdürebilmesi için kendi dayattığı kültürün değişmezliğini öne sürerek, kendi sömürgen özelliğinin ortadan kalkmasını önleyiciliğinden ötürü «gerici» nitelik kazanması.
Öte yandan, kültürel gelişme, görece özerkliği içinde, kendi itici gücü olan toplumsal kesimin çıkarlarıyla uygunluk içinde, tarihte, «ilerici» ya da «gerici» bir nitelik gösterebilir. Örneğin, feodal üretim tarzının ortadan kaldırılmasıyla bağıntılı olarak aristokrasiye karşı verdiği savaşımda «ilerici» bir nitelik gösteren, çünkü «tarihsel gelişme»yi savunan burjuvazinin kültürü, burjuvazinin toplumda egemenliği ele geçirdikten ve kendi egemenliğini değişmeksizin sürdürebilmesi için «tarihsel toplumsal gelişme»yi yadsıması üzerine «gerici» bir niteliğe bürünmüştür.
Buysa, kapitalizmin başlıcalıkla iki evresi içinde değerlendirilebilir. Şöyle ki, burada görülen ilk eğilim şudur: Ulusal yaşamın ve ulusallık hareketlerinin önem kazanarak ulusal devletlerin oluşması; dolayısıyla buna bağlı olarak ulusal burjuva kültürlerinin belirgin niteliklerini kazanması. İkinci eğilimse, ulusal sınırların yıkılarak, kapitalizmin uluslararası bütünlüğe ulaşması; bir başka deyişle, sömürgecilik ve tekelci kapitalizm dolayısıyla, gelişmiş kapitalist ulusların azgelişmiş ulusları boyundurukları altına almalarıyla, ulusal burjuva kültürlerin emperyalist kültürlere dönüşmesi; bu uluslar üzerinde egemenliğini sürdürebilmesi için kendi dayattığı kültürün değişmezliğini öne sürerek, kendi sömürgen özelliğinin ortadan kalkmasını önleyiciliğinden ötürü «gerici» nitelik kazanması.