—Bizce 1960’lardan sonra tarihi bilimsel nesnellik ölçütleriyle değerlendirme verimli ürünler ortaya koymuştur. Böylece geçmiş kültürümüz ve toplumun özellikleriyle daha sağlıklı bağlar kurulmuş olmaktadır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Örnekler verebilir misiniz?
—Tarihe bakmak, bütün öbür düşünce bilimleri alanlarında olduğu gibi, bilimde düşünce özgürlüğünü gerektirir. Sizin de tarihlendirdiğiniz gibi, 1960’lardan sonra, özellikle de 1960 Anayasası’nın sağladığı düşünce özgürlüğü ortamında, tarih de bilimsel nesnellik ölçütleriyle değerlendirilmeye başlanmıştır. Belki de ilk kez tarihe «resmî düşünce»nin dışında bakma olanağı bu dönemde elde edilmiş; dolayısıyla, geniş bir tartışma alanı içine girilmiş, bu alanda pek çok verimli ürünler ortaya konmuştur. En önemlisi de, tarihi soyut bir kuramsal kurulma olmaktan çıkarma çabasıdır. Buysa, tarihi, tarih bilinci içinde; yani, toplumsal-sınıfsal bilinç ile toplumsal sınıfsal varlık arasındaki karşılıklı ilişkiler içinde ele almaya götürmüş; toplumsal üretim tarzındaki çelişkin ilişkiler sürecinin gelişmesi içinde tarihin ele alınmasını ortaya çıkarmıştır. Böylece, bu dönemde, başlıcalıkla ülkemizin toplumsal-ekonomik yapısı ve üretim tarzı tartışma konusu olmuştur. Yani, bu dönemde ilk kez tarih doğru bir biçimde ele alınmaya başlamıştır.
13 ve üzeri her yaş grubu bireylere hitap eden hobi yağlıboya kurslarımız devam etmektedir. Hobi resim kurslarımıza 12 ay boyunca, istenilen tarihte başlanabilmektedir. Yağlıboya kurslarına sıfır çizimle başlanabilir. İstek ve istikrarla çok güzel yağlıboya tablolar yapılabilmektedir.
Çocuklara Yönelik Yağlı Boya Kurslarımız Devam Etmektedir. Yaz Uygulaması Ve Kış Uygulamaları Şeklindedir. Kış Ayında Eylülde Başlayıp Mayısta Biten ve Haziranda Başlayıp Eylül de Biten Farlı İki Grubumuz Vardır
Güzel Sanatlar Fakültelerinde Okuyan Öğrenciler İçin Takviye Kursları Vermekteyiz. İsteyenler Okul Bittikten Sonra Yaz Dönemleri de Yada Kış Döneminde Derslerimize Katılabilmektedir.
—Bizce 1960’lardan sonra tarihi bilimsel nesnellik ölçütleriyle değerlendirme verimli ürünler ortaya koymuştur. Böylece geçmiş kültürümüz ve toplumun özellikleriyle daha sağlıklı bağlar kurulmuş olmaktadır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Örnekler verebilir misiniz?
—Tarihe bakmak, bütün öbür düşünce bilimleri alanlarında olduğu gibi, bilimde düşünce özgürlüğünü gerektirir. Sizin de tarihlendirdiğiniz gibi, 1960’lardan sonra, özellikle de 1960 Anayasası’nın sağladığı düşünce özgürlüğü ortamında, tarih de bilimsel nesnellik ölçütleriyle değerlendirilmeye başlanmıştır. Belki de ilk kez tarihe «resmî düşünce»nin dışında bakma olanağı bu dönemde elde edilmiş; dolayısıyla, geniş bir tartışma alanı içine girilmiş, bu alanda pek çok verimli ürünler ortaya konmuştur. En önemlisi de, tarihi soyut bir kuramsal kurulma olmaktan çıkarma çabasıdır. Buysa, tarihi, tarih bilinci içinde; yani, toplumsal-sınıfsal bilinç ile toplumsal sınıfsal varlık arasındaki karşılıklı ilişkiler içinde ele almaya götürmüş; toplumsal üretim tarzındaki çelişkin ilişkiler sürecinin gelişmesi içinde tarihin ele alınmasını ortaya çıkarmıştır. Böylece, bu dönemde, başlıcalıkla ülkemizin toplumsal-ekonomik yapısı ve üretim tarzı tartışma konusu olmuştur. Yani, bu dönemde ilk kez tarih doğru bir biçimde ele alınmaya başlamıştır.
—Bizce 1960’lardan sonra tarihi bilimsel nesnellik ölçütleriyle değerlendirme verimli ürünler ortaya koymuştur. Böylece geçmiş kültürümüz ve toplumun özellikleriyle daha sağlıklı bağlar kurulmuş olmaktadır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Örnekler verebilir misiniz?
—Tarihe bakmak, bütün öbür düşünce bilimleri alanlarında olduğu gibi, bilimde düşünce özgürlüğünü gerektirir. Sizin de tarihlendirdiğiniz gibi, 1960’lardan sonra, özellikle de 1960 Anayasası’nın sağladığı düşünce özgürlüğü ortamında, tarih de bilimsel nesnellik ölçütleriyle değerlendirilmeye başlanmıştır. Belki de ilk kez tarihe «resmî düşünce»nin dışında bakma olanağı bu dönemde elde edilmiş; dolayısıyla, geniş bir tartışma alanı içine girilmiş, bu alanda pek çok verimli ürünler ortaya konmuştur. En önemlisi de, tarihi soyut bir kuramsal kurulma olmaktan çıkarma çabasıdır. Buysa, tarihi, tarih bilinci içinde; yani, toplumsal-sınıfsal bilinç ile toplumsal sınıfsal varlık arasındaki karşılıklı ilişkiler içinde ele almaya götürmüş; toplumsal üretim tarzındaki çelişkin ilişkiler sürecinin gelişmesi içinde tarihin ele alınmasını ortaya çıkarmıştır. Böylece, bu dönemde, başlıcalıkla ülkemizin toplumsal-ekonomik yapısı ve üretim tarzı tartışma konusu olmuştur. Yani, bu dönemde ilk kez tarih doğru bir biçimde ele alınmaya başlamıştır.